HUKUK ALGISI OLMAYAN BURJUVA SINIFI
Türkiyenin hukuk sorununun çözümü burjuvanın hukuk algısının gelişmesine bağlıdır. Çünkü burjuva tarafından algılanmayan hiçbir sorun çözülemez. Burjuvanın hukuku algılaması için iyi bir doktrin yüklemesi mevcut olmalıdır. Bu tabii ki saf bir yaklaşım olur. Gücü elinde bulunduran bir sınıfın adil olmasını beklemek herhalde beyhude ve sonuçsuz bir bekleyiş olur. Elinde güç bulunduran herkes adil davranmamak imkanı bulunduğu sürece adil davranmaz. Bu sebeple doktrin desteğinden fazla umutlu olmamak lazımdır. Fakat yardımcı unsur olarak kullanılabilir.
İkinci olarak burjuvanın hukuku algılaması zorla sağlanabilir. Bu zorun merkezi gücünü halk oluşturmaktadır. Fakat halkın böyle bir zorlamayı yapabilmesi için en azından burjuva kadar örgütlü olması lazımdır. Halbuki halkın gücü dağınık, eğitimsiz, niteliksiz bir güçtür. Tarihte halkın bu gücünü kullanarak hukuk bilmeyen burjuva sınıfını adil davranmaya zorlayan doktrinler çıkmıştır.
Üçüncü olarak burjuvanın hukuku fark etmesini sağlamak iyi bir anayasal düzen kurularak sağlanabilir. Bugün için Türkiye’de burjuva hukuka fazla ihtiyaç duymamaktadır. Çünkü burjuva hukuk dışı alanlarda yeterli işbirliğini ve yapılanmayı sağlamaktadır. Fakat kendi içindeki çatışmalarda hukuka ihtiyaç duymaktadır. Bunuda hukuk dışı yollarla çözmeyi çoğu kere başarmaktadır.
Türkiye burjuvası aslında halkın içinde ve onunla birlikte yaşamaktadır. Bu birliktelik yavaş yavaş sona ermektedir. Bu liberal demokratik ortam paralelinde geliştirilen liberal ekonomik düzen sayesinde olmuştur. Tabii ki bu düzenin liberal olduğu tartışılır. Buna devletçi liberal düzen demek lazımdır. Çünkü devlet hazinesinden beslenen bir liberal düzendir bu.
Burjuva sınıfı hukuk sorunlarını hukuk dışı alanlarda halledince hukuk düzeni ihtiyacı hissetmemekte ve genele tesir eden bir hukuk düzeni kurulamamaktadır. Burjuvanın mülkiyet gücünü elinde bulundurması sebebiyle elinde bulunmayan gücü yani yönetici elitin elindeki yönetme gücünü ele geçirmek zorundadır. Halkın seçkinleri ile yönetici sınıfın seçkinleri arasındaki ilişkilerinde hukuka uygun olması hukuk devletinin bir gereğidir. Bu hukuka uygunluğun sağlanması için hukuk düzeninin tüm sınıfları kapsayacak şekilde etkin olması gerekir. Bunun için yönetici elitin hukuk denetimi altında çalışması lazımdır. Halbuki yönetici elit burjuva sınıfı ile hukuk dışı alanlarda paslaşarak yaşamını sürdürmektedir. Mesela halktan birinin imar izni alamadığı alana burjuva sınıfından olan birisi rahatlıkla imar izni alabilmektedir. Böyle olunca imar izni alamayan halktan bir kimsenin elindeki taşınmazı ucuza kapatarak sınıfsal gücüne güç katmaktadır. Tabii ki bu suretle elde edilen rant yönetici elitle paylaşılmaktadır. Demek ki burjuva sınıfı işlerini böyle hukuka ihtiyaç duymadan yani hukuk dışı yollarla sınıfsal gücünü kullanarak çözdüğü sürece hukuk düzenini algılaması ve Türkiye’nin adalet devleti olması mümkün değildir. O halde burjuva sınıfını da tıpkı halk gibi hukuka uygun davranmaya zorlamak gerekmektedir. Bunu yapabilmek için öncelikle işbirliği yaptığı yönetici eliti hukuk denetimi altına almak gerekir. Bu kamu gücünün hukuk denetimi altına alınması demektir. Halbuki Türkiye’de kamu gücü izin ve icazet sistemleri ile korunmaktadır. İşte hukuk devleti kapısının kilidi bu noktada asılı durmaktadır. Bu kilit kırılmadan hukuk devleti kurulamaz.
Kamu gücü hukuk denetimi altına alınmadığı sürece, burjuva haksız teşvik, ihalelerde rant peşinde koşacaktır. Hukuk onun için ayakbağıdır. Bu işlerini yönetici elitle akşam yemeklerinde hallettiği sürece hukuku ayakbağı olarak görmeye devam edecektir. Kamu ihale kurumunda yapılan operasyonda üyelerden birinin hesabında 48 milyon lira bulundu. Yönetici elitin bu ilişkilerden elde ettiği rant oldukça büyük. Burjuva ise bu ranttan aslan payını alıyor.
Burjuvanın hukuk devletini algılaması gerekmektedir. Bunun için adli düzenin etkinleştirilmesi gerekir. Etkinleştirmenin en önemli adımlarından birisi kamu gücünün hukuk denetimi altına alınmasıdır. Böylece burjuva yönetici elitle işbirliği edemez ve adli ihtiyacı bu yolla gideremez. Sonuçta adliyenin kapısını çalmak zorunda kalacaktır. Bu kapıyı çaldığında işlemeyen bir düzeni fark edecektir. Bu kez sorunu çözmek için sınıfsal ve kültürel gücünü kullanacaktır. Etkinliğini kullanarak adalet düzeni önündeki engelleri kaldıracaktır. Dünyadaki bütün medeni düzenler burjuva sıınfı tarafından kurulmuştur.